Yüzümüzdeki kaslar mimik hareketlerimizle sürekli kısılır ve bu bölgelerde kırışıklıklar oluşur. Ciltte zamana yenik düşerek azalan hücre üretimi ile kollajen ve elastik lifler yüzümüzdeki kırışıklığın diğer nedenidir. Denenen birçok yöntemle kırışıklar azaltılabilse de tamamen yok etmek mümkün değildir. Bu sorunu gidermek için yıllardır uygulanan en etkili yöntemlerden biri “Botoks”dur.
Clostridium Botulinum isimli bir bakteriden elde edilen ve tıbbi protein olan Botoks, uzun zamandır nörolojik rahatsızlıklar ve göz hastalıklarının tedavisinde kullanılmakla birlikte 10 yılı aşkın bir süredir kırışıklıkları giderme amacıyla da kullanılmaya başlanmıştır. Orta ve derin kırışıklıkları cerrahi bir müdahaleye gerek duymaksızın gidermeye olanak tanır. Enjekte edilen bölgedeki sinirleri geçici olarak bloke eden botoks, buradaki kasların kasılmasını engelleyerek derinin gerginliğini sağlar. Botoks uygulaması yüz kasları ile ilgili anatomik bilgisi olan uzman bir hekim tarafından uygulanmalıdır. Her bireyin yüz kırışıklıklarının dinamiğine göre uygulama yapmak, birbirine benzeyen yüzlerin oluşmasını engelleyen en önemli unsurdur.
Botoks, temel olarak alın ve kaş arası çizgilerler göz kenarındaki kırışıklığı giderme ve kaş kaldırma amacıyla uygulanır. İleri düzeyde burun etrafında oluşan kırışıklıklar ve üst dudak kırışıklıkları ile üzüntü (marionette) çizgileri, boyun çizgileri ve yüz asimetrisini düzeltme amacıyla da yaygın olarak uygulanmaktadır.
Botoks uygulaması etkisini 3 – 7 gün sonra etki etmeye başlar, 7 – 14 gün içinde etkisini daha net bir şekilde gösterir. Uygulamadan yaklaşık 30 gün sonra en etkin düzeye ulaşır ve kişiden kişiye değişmekle birlikte bu etki 4 aya kadar sürer. Botoks tedavisinin etkisi geçtikten sonra bile kırışıklıklar uzun bir süre eski yoğunluğuna dönmez. Uygulamaya devam edilirse daha başarılı sonuçlar alınır, çizgiler giderek hafifler ve yenilerinin oluşması engellenir. Cilt eskiye nazaran daha iyi bir görünüme kavuşur.
Güncellenme Tarihi: 2 Haz 2022, 16:16
Bu içerik, Atakent Sağlık Grubu Tıbbi Yayın Kurulu’nun onayı ile yayınlanmıştır. Sayfada yayınlanan içerikler kayıt tarihindeki bilimsel verilerle hazırlanmıştır ve sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tedavi edici sağlık hizmetine yönelik içerikler bulunmamaktadır. Doğru tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.
Sayfa dilini değiştir:
English (İngilizce)