Akciğer embolisi, akciğer atardamarı veya onun dallarından bir ya da birkaçının kan pıhtısı ile tıkanması sonucu ortaya çıkar. Akciğer embolisi derin ven trombozu adı verilen genellikle bacak ve veya baldır toplardamarlarında oluşan pıhtının bir parçasının yerinden kopup dolaşıma katılması ve nihayetinde akciğer atardamarına gelerek burada bir tıkanmaya yol açması ile oluşur. Yani akciğer embolisini başlı başına bir hastalık olmaktan çok, derin ven trombozunun komplikasyonu olarak ele almak daha doğru bir yaklaşımdır.
Derin ven trombozu ve dolayısıyla pulmoner emboli oluşumu için risk faktörleri kanın damar sisteminde dolaşımının yavaşlaması veya durması olarak isimlendirilen venöz staz, bireyin pıhtılaşma sisteminde aşırı pıhtılaşma yönünde bir farklılaşma olması (hiperkoagülabilite) ve damar duvarında hasar oluşması derin ven trombozu için risk oluşturmaktadır. Uzun süre yatakta hareketsiz kalmak (ameliyat sonrası gibi), ileri yaş, ciddi KOAH hastalığı, kalp yetmezliği, varisler ve pelvik venler, bacaklar ve baldır venlerinde kan akımında azalmaya yol açan gebelik, batın içi tümörler venöz staza neden olup pulmoner emboli için risk oluşturur. Aşırı pıhtılaşma nedeniyle pulmoner emboli için risk oluşturan durumlar ise aşırı pıhtılaşmaya neden olan genetik faktörler, kanser hastalığı, bazı böbrek hastalıkları, gebelik, bazı kan hastalıkları, barsak hastalıkları, doğum kontrol ilaçları gibi bazı ilaçlar ve aşırı kilodur. Damar duvarının hasarı yoluyla pulmoner emboli için ise travmalar ve cerrahi girişimler en önemli risk faktörleri olarak sıralanabilir.
Akciğer atardamarının uç dallarını tutan küçük pulmoner emboli olgularının çoğunda klinik bulgu yoktur yada hafif göğüs veya yan ağrısı, hafif nefes darlığı gibi çoğu kez hastanın hekime başvurmasını gerektirmeyecek belirtiler vardır. Daha büyük damarların veya daha çok sayıda akciğer atardamarının tıkandığı olgularda ise şiddeti değişmekle birlikte ani başlangıçlı nefes darlığı, göğüs, sırt veya yan ağrısı, öksürük ve hemoptizi yani kan tükürme görülür. Hafif şiddetteki olgularda hekimin fizik muayene bulguları normaldir hatta çok daha büyük damarların tıkandığı birçok olguda da muayene bulgusu olmayabilir.
Pulmoner embolide tanı konulur konulmaz pıhtılaşmayı önleyici ilaçlar ile tedaviye başlanmalıdır. Hatta risk faktörlerinin mevcudiyeti halinde birçok olguda kesin tanı konulmadan önce yani tetkikler devam ederken tedavi başlanılır. Tedavi süresi genellikle 3-6 ay arası olup genetik faktörlere bağlı olduğu düşünülen olgularda bu süre daha uzun tutulur. Bu tür olgularda yaşam boyu tedavide önerilebilir.
Güncellenme Tarihi:9 Haz 2022, 14:25
Bu içerik, Atakent Sağlık Grubu Tıbbi Yayın Kurulu’nun onayı ile yayınlanmıştır. Sayfada yayınlanan içerikler kayıt tarihindeki bilimsel verilerle hazırlanmıştır ve sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tedavi edici sağlık hizmetine yönelik içerikler bulunmamaktadır. Doğru tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.
Sayfa dilini değiştir:
English (İngilizce)